Gözden Kaçırmayın
Doğa ile Bağ Kurmak: Anne ve Bebeğin Biyolojik Bağlanmasını Güçlendiren Yeni Terapi YaklaşımıBebeklerin doğal nefes alışkanlıklarının hem fizyolojik hem de duygusal denge üzerinde belirleyici bir rol oynadığı ortaya çıktı. Araştırmalar, yenidoğanlardaki diyaframatik nefes alışkanlığının zamanla yaşanan olumsuz deneyimlerle bozulabildiğini, ancak ebeveynlerle yapılan ortak nefes çalışmalarının karşılıklı bir regülasyon süreci başlattığını gösteriyor.
Sağlıklı Nefesin Fizyolojik Temelleri
Sağlıklı bebekler, doğumdan itibaren akciğerleri tam gelişmediği için varoluşsal bir gereklilikle yüzde yüz kapasiteyle diyaframlarından nefes alıyorlar. Bu tam ve bağlantılı nefes sayesinde tüm hücrelerde oksijen doğal olarak salınıyor ve optimal fizyolojik işleyişin temeli atılıyor. Yenidoğan bebekler sadece burundan nefes alırken, ağız kapalı şekilde burundan nefes alıp vermeleri sağlıklı nefesin göstergesi olarak kabul ediliyor. Bebeklerde dakikada 40
- 60 kez nefes alıp verme normal kabul edilirken, bu nefes ritmik değişikliklerle karakterize ediliyor. Yeni doğan bebeklerin 5-10 saniye nefes almayı bırakabildiği ve bu durumun kardiyovasküler sistemi etkilemeden otomatik olarak döngüyü sürdürdüğü belirtiliyor.
- Bebek Etkileşiminde Nefesin Gücü
- 7-8 nefes tekniğinin zihin dinginleştirici etkiye sahip olduğu ifade ediliyor. Doğal detoks etkisiyle iç organlara masaj yapan ve stresi dengeleyen diyafram nefesi çalışmaları önerilirken, kucaklama sırasında bebeğin ebeveynin nefes ritmini hissetmesinin sakinleştirici etki yarattığı vurgulanıyor. Sırt üstü yatırma, uygun oda sıcaklığı ve sessiz ortamın nefes ritmini olumlu etkilediği, bebeklerde burun tıkanıklığının çözülmesinin sağlıklı nefes alımı ve dolayısıyla duygusal denge için kritik olduğu, uyku öncesi ritüeller ve beslenme düzeninin ise nefes ritminin stabil kalmasına yardımcı olduğu aktarılıyor.
Nefes ve Duygusal Denge Arasındaki İlişki
Nefesin ritminin zihnin haritası olduğu vurgulanırken; nasıl nefes alınıyorsa öyle düşünüldüğü, hissedildiği ve yaşandığı ifade ediliyor. Kaygılı durumlarda nefesin sığ, hızlı ve yüzeysel olduğu, kendini ifade edememe durumunda ise nefesin boğaza takıldığı ve sıkıştığı gözlemleniyor. Derin, diyaframdan gelen yavaş nefeslerin sinir sistemini sakinleştirdiği ve duygusal dengeyi sağladığı kaydediliyor. Duygusal regülasyon becerisinin anne karnından çıktıktan sonra anne kucağında başladığı, bebeğin annesinin kalp atışını ve sıcaklığını hissetmesinin güven duygusunu pekiştirdiği belirtiliyor. Ten teması ve kucaklamanın, bebeğin sinir sisteminin düzenlenmesine katkıda bulunduğu, stres tepkilerini azalttığı ve oksitosin salgılanmasını artırarak güven hissini güçlendirdiği aktarılıyor.
Nefes Ritmini Bozan Faktörler ve Etkileri
Araştırmalara göre, azarlanma, eleştirilme gibi negatif duygu hissedilen deneyimler nefesin tutulmasına ve doğal akışın bozulmasına neden olabiliyor. Dijital ekranlara bakarken farkında olmadan nefesin tutulması anlamına gelen "teknoloji apnesi" de nefes düzensizliğine yol açabiliyor. Duyguların bastırıldığı her deneyim, doğuştan getirilen doğal nefes alışkanlığını olumsuz etkileyebiliyor. Bozulan nefes ritmi, stres düzeyinin dengelenmesini zorlaştırırken, özgüveni olumsuz etkileyebiliyor ve uyku problemlerine yol açarak duygusal dengeyi sekteye uğratabiliyor.
Ebeveyn
"Bebeğin nefesi annesidir" ifadesiyle vurgulandığı gibi, annenin bol ve doğal nefes almasının, bebeğin anne karnında daha fazla nefes almasını, büyümesini ve gelişmesini sağladığı ifade ediliyor. Bebeklerle yapılan diyafram nefesi çalışmalarının, annenin de nefesini düzenlemesine, bedensel ve zihinsel olarak dengelenmesine yardımcı olduğu gözlemleniyor. Bebekle yapılan nefes çalışmalarının, karşılıklı güven ve bağlanma duygusunu güçlendirdiği, kontrollü nefes çalışmalarının hem bebekte hem de ebeveynde stres düzeyini dengeleyerek doğum sonrası dönemde anneler için enerjiyi yükseltici etki gösterdiği belirtiliyor.
Pratik Uygulama Önerileri
Uykusuz anneler ve huzursuz bebekler için 4







Yorumlar
Yorum Yap